Audrey Hepburn adını duymayanınız yoktur herhalde. Ben de sadece adını duyardım. Bazı bazı fotoğraflarını görürdüm. Hakkında bildiğim tek şey kibar çıtı pıtı bir hanım kız, zarif bir kadın olduğuydu -Toprağı bol olsun-.
Geçenlerde kanal değişirken Kara Para Aşk'dı sanırım orda adı geçince baktım biraz. Roma Tatili filminden bahsediyolardı. Tamam dedim izlemem için bir sebep.
Alt yazılı da bulunca izledim hemen.
Prenses Ann kraliyet ailesini temsilen Avrupa seyahatine çıkmıştır. Son durağı ise Roma'dır. Asaleti ve güzelliği ile herkesin ilgi odağıdır. Yaşına rağmen başarısından dolayı insanların hayranlığını kazanmıştır. Fakat prenses bu halinden pek de memnun değildir. Bir gece çok bunalır ve dadısı ile muhafızlarını atlatıp kaçar.
Yolu Amerikan gazeteci Joe Bradley ile kesişir. Joe, Prensese gazeteci olduğunu söylemez.
Birlikte daha önce Prensesin yaşamadığı kadar muhteşem bir gün geçirirler.
Film ile ilgili çok şey yazmak isterim ama izlemeyen varsa hevesi kaçmasın :D
Ben filmi çok sevdim. Zaten siyah beyaz filmlere de bayılırım. Bana çok iyi geldi :)
Hatta filmi kapatıktan sonra yarım saat boyunca şu şarkıyı başa sarıp dinledim ve ağladım :D
Şimdi diyeceksiniz ki bu şarkı ile ağlamak ne alaka ama ben genelde bu hızdaki şarkılarda ağlarım.
Herkese nasip olmaz dengesizlik :D
Tek başıma film izlerken kendimi tutamıyorum en ufak şeyde ağlıyorum ama yanımda biri varsa kesinlikle ağlayamam :D
Sonuç olarak siyaz beyaz film sevenler mutlaka izlemeli. Sevmeyenler ise ön yargılarını kırıp izlemeli.
Epeydir takipteydim bloğunuza, köşe bucak okuma fırsatını yeni buluyorum. Bu klasik film yorumlarınız için ortak bir etiket var mı ? Karşıma geldikçe buluyorum. Ayrıca bu filmin sonuna çok güceniğim hala, mahzun mahzun tokalaşmak hiç hayal ettiğim son değildi :)
YanıtlaSilYa bir ara çok vaktim vardı ve zevkle izliyordum bu filmleri sonra izleyememeye başladım :( Aslında aklımdaydı bir kategori oluşturmak ama araya başka şeyler girdi :") Nasip düzenlemeyi düşünüyorum :)
Sil