Daha önce hiç İhsan Oktay Anar kitabı okumamıştım. Arkadaşımın hediye etmesiyle, Puslu Kıtalar Atlası'nı okudum.
Bu kitabı nasıl tarif edeceğimi, konusunu nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki okuduğuma kesinlikle pişman değilim, beğendim ayrıca beni fazlasıyla şaşırtan bir kitap oldu.
Başlarda biraz alışamadım gibi oldu.Eski kelimeler çok kullanılmıştı. Uslubu da bana biraz ağır geldi. Daha doğrusu karakterler biraz fazla ayrıntılı anlatıldığı için, başlarda kimin ana karakter olduğunu anlayamadım. Ayrıca bir anda değişen konularda "şimdi bunun konu ile ne lakası var da bahsedilmiş" dediğim çok yer oldu. Ama ne alaka dediğim yerler ilerleyen sayfalarda anlam kazandı. Kitabın fazlasıyla ilginç ama güzel bir kurgusu vardı. Dediğim gibi, okurken beni çok şaşırttı.
Dilencilerle ilgili de ayrıntılı bilgiler vardı. O kısımları okurken hem dilencilere kızdım, hem güldüm :D
Özellikle dilenci teyzeyle yaşadığım talihsiz olaydan sonra ki şurada bahsetmiştim, daha da dikkatimi çekti.
İnternette yazarı araştırıken şöyle birşey okumuştum. Yazar mutlaka her kitabında bir karakterine kendi ismini verirmiş. Buradaki karakterlerden biri de Uzun İhsan Efendi idi. Tabii bunun ne kadar doğru olduğunu bilemeyeceğim çünkü henüz bir kitabını okudum :D
Sözün özü alın okuyun seversiniz. Şimdi elimde bir ihsan Oktay Anar kitabı daha var. İlerleyen günlerde onu da okuyacağım.
Şöyle arka kapak yazısını da paylaşayım.
''Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hala malum konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu…‘Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öylese varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öylese gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum... Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapandı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi: Dünya bir düştür. Evet, dünya..Ah! Evet, dünya bir masaldır.''
İnstagram'da kitap hesabımı takip etmek için;
İlgi çekiçi görünüyor.
YanıtlaSil