Sallanan Sandalye

 
        Yıllardır aynı yerinde duruyordu. Odanın sağ köşesinde, pencerenin kenarında. Vakti zamanında maharetli bir ustanın elinden özenle çıkmıştı. Oymaları büyük ustalık isteyen, koyu renk sallanan sandalyenin arkalığı ve oturak yeri bordo kadife kumas ile kaplıydı. Yıllar ondan da birşeyler götürmüştü. rengi solmaya durmus, o eski heybeti azalır olmuştu. Ama yine de baktıkça insani geçmişe o saf, taze günlere götüren bir sandalyeydi. Cevahir dede, Pamuk nine ile yeni evlendiği zamanlarda almıştı bu sandalyeyi. Pamuk nine her gün evini toplayıp, yemeklerini yaptıktan sonra eline kocasının kütüphanesinden bir kitap alır, onun dönüş yolunu gozlerdi. Pamuk nine bu sandalyenin üstünde ördü ilk çocuğunun patiklerini. Bebesi ağladığında bu sandalyeye oturup, dizlerinin üzerinde hoplattı. Ve bu sandalye üzerinde gözledi, gelmeyen torunlarının yollarını. O evdeki tüm sevinclere ve huzunlere şahit olmuştu yaşlı sandalye. Bazı eşyalar ne kadar eskise de aslında hep yeni kalırlardı. onları yeni kılan üstündeki etiketi değil, hatırlanmaya değer anılardı. İşte tıpkı bu sandalye gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder